Son günlerde gündemimize öyle bir konu düştü ki; ülkenin depremi, ekonomisi, eğitimi bir kenara… Hepimizin hayatını titreten tek şey “O beğeni neydi?” oldu.
Deniliyor ki, efendim
Erkeğin sosyal medyada kadın fotoğrafı beğenmesi kusurlu davranış sayılacakmış da mış
Buyurun size yeni ulusal krizimiz.
Demek artık atılan kalpler, evliliklerin kalbine “delil” olarak giriyor.
Evlilik danışmanlarının yerini birazdan “Beğeni Adli Tıp Uzmanları” alırsa şaşırmam.
Mübaşir salonda şöyle seslenebilir:
“Ayşe – Mehmet beğeni davası, duruşma salonu 3. Kalp kronolojisi incelenmek üzere getirilsin!”
Düşünsenize, Adam bir fotoğraf beğenmiş, boşanma sebebi oluyor.
Ama aynı ülkede zina suç değil…
Yani yanlışlıkla elin kayarsa mahkemelik olursun; ama gerçekten kayarsan “kanunen sıkıntı yok” modundayız.
Tövbe tövbe
Ben buna “Ekrana Kayma Yasası” diyorum, normal hayatın günahı yok , parmağın günahkâr.
Bir de şöyle sahneler düşün:
Kadın sabaha kadar eşinin telefonunu tarıyor…
“Bu hanımın fotoğrafını neden beğendin?”
“Ben beğenmedim, parmak kendi kaydı.”
“Parmak mı kaydı yoksa gönül mü?”
Evet, bunu sadece Türk toplumu bu kadar dramatik söyleyebilir.
Bu gidişle yeni meslekler çıkacak:
Beğeni Dedektifi
Kalp Adli Bilişim Uzmanı
Like Avukatı
Parmak Kayması Terapisti
Hatta yakında mahkeme kararları şöyle olabilir:
Sanığın 14.32’de attığı beğeni, kalpten değil parmak refleksinden kaynaklı olduğundan beraatine…”
Yakında “Beğeni Karakolu” kurulursa hiç şaşırmam.
Kapıda da levha: “Kalp atmak serbesttir, beğeni atmak suçtur.”
Bir de komiğin komiği:
Kadın fotoğrafı beğenmek suç olur da, erkek fotoğrafı beğenmek “cumhuriyetin ilerlemesi” mi sayılacak?
Algı öyle bir karışmış ki. birinin fotoğrafını beğenince ilişki bitiyor, ama ülkede kimsenin beğenmediği bir sürü şey yaşıyoruz; onlara bakan yok.
Sahi, madem beğeni bu kadar tehlikeli…
İlişkiler için neden bir “Beğeni Emniyet Kemeri” çıkarmıyoruz?
Like atmadan önce iki aşamalı doğrulama gelsin:
“Emin misin?”
“Evliliğini riske atmak istiyor musun?”
“Bu kalbi attıktan sonra dönüş yok, kabul ediyor musun?”
Biz gerçekten ilişkimizi bir kalbin içine mi sıkıştırdık, yoksa ilişkiyi taşıyacak gerçek kalbimizi mi unuttuk?
Beğeni sadece bir dokunuş; sadakat ise bir duruş. Kalp ekranda değil, duruşta belli olur.
Bu yazıyı tiye alarak beş altı sayfa daha yazarım inanın, daha önemli işlerim var.
Aslında ülkemizde yaşayan herkesin çok önemli işleri olmalı; hayatı nasıl yaşadığımız ilişkilerimizde ne kadar sade ve ne kadar mutlu olduğumuzla ilgili.
Ülkede olarak, gerçek hayatı sorularını bile ele alamıyorken; bu yazının arkasından ilişkilere bırakın partnerimize dürüst olmayı, biz ilişkilerimizde kendimize ne kadar dürüstüz, bunu sorgulayabiliyor muyuz?
Neyse konuyu dağıtmadan asıl meseleye gelelim; Kadın, kadını çok beğenmeyiz, gizliden gizliye ya hayran ya da gıcık olduğumuzu biliriz. Biz kadınlar birbirimizi tanırız. yani anlayacağımız hanımlar beğenilerimiz bayağı azalacak Konu bu kadar. Hadi ekran başına; bu karara tepki verelim. Daha çok beğeni, daha çok kalp kullanalım, ne dersiniz?
yoksa beğenisiz biz kadınlar ne yaparız?
Neyse…
Bakalım gündemi değiştirmek için bundan sonra ki hamle ne olacak?
Sabırla bekleyeceğiz.
Yok gerçekten ben başka ülkede yaşayamam iyi ki, bu ülke benim hani herşeye rağmen çok eğlenceli bir millet de olabiliyoruz değil mi?