BAYRAĞIN VE DİNİN ARKASINA SIĞINMAK
Tarih boyunca bazı bireyler ya da gruplar, kendi çıkarlarını korumak ve eleştirilerden kaçmak için yüksek değerleri kalkan gibi kullanmıştır. Bunların başında bayrak ve din gelir. Oysa bayrak da din de, özünde toplumu birleştiren ve ortak değerleri temsil eden kutsal sembollerdir; onları şahsi menfaatler uğruna kullanmak, hem bu değerlere hem de topluma zarar verir.
Bayrak: Birlik ve Bağımsızlığın Sembolü
Bayrak, bir milletin bağımsızlığının, onurunun ve ortak tarihinin simgesidir. Ancak, “vatanseverlik” maskesi altında yapılan yanlışları gizlemek, bayrağın gerçek anlamını gölgeler. Gerçek vatansever, bayrağın temsil ettiği değerleri korur; adalet, eşitlik ve halkın refahı için çalışır.
Bir kişinin ya da grubun, eleştirildiğinde “Bayrağa saldırıyorlar” diyerek kendini aklamaya çalışması, vatan sevgisini değil, kendi çıkarını öne koyduğunu gösterir.
Din: Maneviyat ve Ahlâkın Yol Göstericisi
Din, insanların manevi huzur bulduğu, ahlâkî değerlerini şekillendirdiği bir inanç sistemidir. Ancak tarih boyunca din, kimi zaman güç elde etme veya otoriteyi koruma amacıyla da kullanılmıştır.
Gerçek dindarlık, dinin öğretilerini günlük yaşamda dürüstçe yaşamakla olur; dini, kendi yanlışlarını örtmek için kullanmak ise hem inancı istismar etmek hem de toplumsal güveni zedelemektir.
Topluma ve Değerlere Zarar
Bayrağın ve dinin arkasına sığınmak, toplumda iki önemli zarara yol açar:
1. Kutsal Değerlerin Yıpranması: İnsanlar, bu sembolleri samimiyetsizlikle ilişkilendirmeye başlar.
2. Toplumsal Kutuplaşma: Eleştiriler, “değer düşmanlığı” olarak yaftalanır ve sağlıklı tartışma ortamı yok olur.
Çözüm: Değerleri Gerçek Anlamıyla Yaşatmak
Bayrak, milli birlik ve beraberliğin; din ise manevi bütünlüğün sembolüdür. Bunları kişisel hesaplar için araçsallaştırmak yerine, gerçek anlamıyla yaşatmak gerekir.
Eleştiriden korkmak yerine, hataları kabul etmek ve düzeltmek, hem vatanseverliğin hem de dindarlığın bir gereğidir.
Sonuç olarak, bayrak ve din, kişisel kalkan değil; toplumu birleştiren, adalet, dürüstlük ve kardeşlik gibi değerleri besleyen unsurlardır. Onları gerçekten yüceltmek, samimiyetle savunmak ve her koşulda hakkını vermek, hem milletin hem inancın onurunu korumanın tek yoludur.
Sevgiyle kalın Güler Şen