Bir süredir ilişkilerinde gerginlik yaşayan taraflardan Cezayir, son olarak 15 Fransız diplomatın “prosedürlere aykırı şekilde “atandığını gerekçe göstererek ülkeyi terk etmelerini istedi, Fransa ise buna “derhal ve kesin bir şekilde yanıt vereceğini” duyurdu.
Cezayir yönetimi, Fransa’daki diplomatına yönelik suçlamaları reddederken, Paris yönetiminin diplomatın gözaltına alınmasına yönelik gerekçelerini de kabul etmedi.
Fransa, Cezayir’in diplomatlarını sınır dışı etme kararına aynı şekilde karşılık vererek, 12 Cezayirli diplomatın ülkeyi terk etmesini istedi ve Fransa’nın Cezayir Büyükelçisi Stephane Romatet’yi “istişarelerde bulunmak için” çağırdı.
Daha sonra Cezayir makamlarının Fransız konsolosluk personelinin atanmasında “ihlaller ve suistimaller” yapıldığını gözlemlediklerini açıklamasıyla Fransa-Cezayir krizi farklı bir noktaya taşındı.
Cezayir resmi haber ajansı APS’nin Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından aktardığına göre, Cezayir, 11 Mayıs’ta ülkedeki Fransa Maslahatgüzarını, Cezayir Dışişleri Bakanlığına çağırarak “prosedürlere aykırı şekilde atanan tüm Fransız personelinin derhal ülkeyi terk etmesini” istedi.
Fransa – Cezayir ilişkileri önünde başka engeller de var
Diplomat krizinin aynı zamanda, “ikili ilişkilerin başka engellerle de karşı karşıya olduğu bir döneme denk geldiği” ifade ediliyor. Cezayir Dışişleri Bakanlığının bir açıklamasına göre, bu engellerden biri de Fransa’nın, Cezayir diplomatik pasaportu sahiplerinin topraklarına girişini defalarca reddetmesi oldu.
Bakanlık ayrıca, Fransa’nın “Paris ve Marsilya’ya atanan iki Cezayir başkonsolosunun yanı sıra, diğer 7 konsolosun akreditasyon sürecini de geciktirdiğini ve bu kişilerin 5 aydan uzun süredir onay beklediğini açıkladı.
Uluslararası kriz uzmanı Hassan Kasımi, Fransa ile Cezayir arasındaki ilişkilerin “kopma noktasına” gelme ihtimalini dışlarken, iki ülke arasında “hiçbir şeyin iyi gitmediğini” vurguladı.
Kasımi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mevcut krizin Fransa’daki aşırı sağcı liderliğin “Cezayir’e güç ilişkisi ve sömürge tipi bir baskı dayatma çabalarıyla” bağlantılı olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, “artık Cezayir ile ilişkilerde diplomasi yürüten kişi olmadığını” iddia eden Kasımi, “Macron etkisiz hale getirildi. Cezayir’e karşı sert bir tutum benimseyen egemen bakanlığını artık kontrol edemiyor.” dedi.
Fransa İçişleri Bakanlığına işaret eden Kasımi, “demir yumruk” politikası ve “kademeli tırmanış” politikasının arkasında bu bakanlığın olduğunu vurguladı.
Kasımi ayrıca, mevcut kriz dikkate alındığında, “Fransa-Cezayir anlaşmazlığının ekonomik ve ticari alanlara da sıçrayabileceğini” belirterek, iki ülke arasında bir ticaret savaşı olasılığını da dışlamadığını ifade etti.
“Elçilikler Savaşı”
Konstantin Üniversitesi İletişim Fakültesi eski dekanı Dr. İdris Bulkaiybat, Cezayir ile Fransa arasındaki krizi,“elçilikler savaşı” olarak tanımladı.
Fransa Cumhurbaşkanı’nı, İngiltere Kralı’na benzeten Bulkaibat, “Macron artık Fransa’nın fiili yöneticisi değil, İçişleri Bakanı’nı ülkenin bir numaralı ismi haline geldi.” değerlendirmesinde bulundu.
Bulkaibat, “Cezayir’e karşı saplantılı ve şişirilmiş bir kişiliğe sahip olan (Fransa İçişleri Bakanı Bruno) Retailleau, Fransız hükümetinin aktörleri arasında saklanan bir kurt değil, kendi kaderinin efendisidir.” ifadelerini kullandı.
Cezayir-Fransa ilişkileri, aylardır siyasi, diplomatik ve güvenlik alanlarında ciddi gerginlikler yaşıyor.
Cezayir’in Paris’teki büyükelçisini geçen temmuz ayında geri çağırmasıyla tansiyon daha da yükseldi. Bu karar, Fas’ın Batı Sahra bölgesine yönelik özerklik önerisinin desteklenmesiyle birlikte geldi.
Batı Sahra sorununa ek olarak, iki ülke ilişkilerinde henüz somut bir ilerleme kaydedilemezken, Cezayir’in 132 yıl boyunca (1830–1962) Fransız sömürgesi olmasının yarattığı tarihsel yük de taraflar arasındaki gerilimi derinleştiriyor.