Bangladeş’te geçtiğimiz yıl öğrencilerin öncülüğünde başlayan ve şiddetli müdahalelerle sonuçlanan hükümet karşıtı protestolar, ülke tarihinde yeni bir sayfa açtı. Bu olaylarla bağlantılı olarak yargılanan devrik Başbakan Şeyh Hasina ve eski İçişleri Bakanı Asaduzzaman Khan Kamal, Dakka’daki özel bir mahkeme tarafından “insanlığa karşı suçlar” gerekçesiyle idam cezasına çarptırıldı. Protestolarda yüzlerce kişinin hayatını kaybetmesi, bu kararın temelini oluşturdu.
Mahkeme, Hasina’nın protestoculara karşı ölümcül silahların kullanılmasına doğrudan emir verdiği, ağır insan hakları ihlallerine zemin hazırladığı yönünde kanaat belirtti. Hasina’nın Hindistan’da olduğu ve Bangladeş’in iade talebine henüz bir yanıt alamadığı biliniyor.
Uluslararası insan hakları kuruluşları ise sürece dair ciddi kaygılar taşıyor. Adil yargılama ve mahkeme bağımsızlığı konularındaki eleştiriler, kararı tartışmalı hale getiriyor.
Bu dava, yalnızca Bangladeş’in iç siyasetini değil, aynı zamanda bölgesel diplomatik dengeleri ve küresel insan hakları gündemini de etkileyebilecek nitelikte. Karar, hesap sorulabilirlik ve adalet arayışı açısından sembolik bir kırılma noktası olarak tarihe geçti.
Bangladeş’te yaşanan öğrenci liderliğindeki protesto hareketi, tarihî bir kırılma noktasına evrildi. Başkent Dakka’da kurulan özel bir mahkeme, geçen yılki hükümet karşıtı gösteriler sırasında yaşanan şiddet olaylarından dolayı eski Başbakan Sheikh Hasina ve eski İçişleri Bakanı Asaduzzaman Khan Kamal’ı “insanlığa karşı suçlar” kapsamında yargılayarak idam cezasına çarptırdı.
Mahkeme sanıkların protestoculara karşı helikopter, insansız hava araçları (drone) ve ölümcül silahlarla operasyon düzenlenmesine emir verdiği sonucuna vardı. Bangladeş Sağlık Bakanlığı, protestolar sırasında güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu en az 621 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Ancak Birleşmiş Milletler kaynakları, bu sayının 1.400’ü aştığını belirtiyor.
Olaylar Nasıl Başladı?
Bangladeş’te uzun süredir tırmanan siyasi gerilim, 2024 yazında patlak veren protestolarla doruk noktasına ulaştı. 1971 Bağımsızlık Savaşı’na katılanların ailelerine kamu sektöründe ayrıcalık tanınmasına karşı çıkan öğrenciler, 16 Temmuz’da ülke çapında protesto başlattı. Sivil itaatsizlik çağrısı kısa sürede büyüdü ve binlerce kişi Başbakan Şeyh Hasina’nın istifası talebiyle sokaklara döküldü.
5 Ağustos’ta polisle göstericiler arasında yaşanan şiddetli çatışmaların ardından Başbakan Hasina istifa ederek Hindistan’a kaçtı. Aynı gün içinde Genelkurmay Başkanı Waker-uz-Zaman, ülkede geçici bir hükümet kurulacağını ve parlamentonun feshedildiğini duyurdu. Yeni geçici yönetimin başına ise Nobel Barış Ödüllü ekonomist ve sosyal girişimci Muhammed Yunus getirildi.
Bu tarihi gelişme, yalnızca bir iktidar değişikliği değil; aynı zamanda halkın adalet, eşitlik ve demokrasi talebinin güçlü bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Ülke yeni bir döneme girerken, geçici hükümetin izleyeceği yol haritası ve reform adımları yakından izleniyor.