Çok uzun zamandır çok şey yazmak isteyip her seferinde Dünya’da hangi konuya değineceğimi bilmeden defalarca yazıp sildiğim bir dönem yaşıyorum.
Dünya’da birçok şey o kadar insanları yordu ve üzdü ki, hangi konuya değinsem sanki birazda ben insanların canını yakacakmışım gibi geldiği için sanırım, yazmayı pek istemedim.
Maalesef ki Türkiye en karanlık en dumanlı dönemlerinden birini daha yaşıyor.
Ve bu dönemden akıl ve vücut sağlığını kaybetmeden çıkmaya çalışıyor.
Dünya’da ki, karanlıkları bu yazımda yazmak istemiyorum, herkesin yüreği yana yana bildiği şeyleri yazmak, ne beni mutlu edecek ne de okuyucuyu…
Bu konuda sadece insanlığın bir şeyler yapması gerektiğini biliyorum ama sanki insanlıkta bir akıl tutulması içinde nefes alıyor gibi geliyor bana, yoksa hangi akıl sağlığı yerinde olan kişi, bu kadar can yakar, bu kadar olumsuzluklara imza atar, bu kadar saçmalığı hep beraber izler inanın bende bilmiyorum.
Bu kadar olumsuzlukların içinde eğlenceli bir şeyler yazmak istesemde olmuyor, yazacağım konuda belki biraz tatsız bir konu ama bugün ki, gündemin yoruculuğu kadar değil diye düşünüyorum en azından yazacağım konuyu ele alıp zaman varken düzeltebiliriz diye umuyorum.
Konumuz mu ne?
Dünya yaşlanıyor, gün ve gün genç nüfus sayımız azalıyor buda hem dünya hemde Türkiye için iç açıcı değil.
Uzmanlar 2050 Yılında çok ciddi yaşlı sayısı olacağını bunun nazarında da bebek ve çocuk sayısının azalacağını söylüyorlar, yani 2050 Yılı çokta uzak bir zaman birimi değil bu gösteriyor ki, çok acil bir şekilde bu konuya değinip çözüm bulunmalı ama nasıl?
Haklı olarak Türkiye’nin ekonomik durumu çocuk Dünya’ya getirmek için çok da uygun değil, maddi acıdan zorluk yaşayan asgari ücretli vatandaş Dünya’ya çocuk getirmek istemiyor, ya da bir çocuğa kafi diyor. Toplumun elit kesimi yani zenginleri de, öyle çok çocuk yapma kaygısı yaşamıyor.
Artık zaman değişti eskiden çok çocuk yaparlarmış tarlada bağda çalışsın diye ama şimdi öyle mi? Eğitim deyip tutturuluyor yıllarca okuyan çocuk zaman geliyor iş bulamıyor.
Tabi ki okusunlar lakin yıllar süren eğitimi bir gözden geçirilmesi gerekli, alt elemanda gerekli Türkiye’ye…
Öğretmen, Doktor, Avukat, mühendis, bunları anlarım ama yıllarca okuyup da alaylı kadar para alamayan ve iş bulamayan öyle çok bölüm var ki, çocukların okuduğu…
O yüzden öncelikle bu eğitim yılı hakkında bir çalışma yapılmalı.
Ve gençlerin meslek sahibi olmaları için ortamlar ve zaman yaratılmalı.
Diğer bir konu yeni doğan bebeklere destek noktasında ailelere maddi yardımlar yapılmalı anne ve bebek için kaygı duymadan yaşayabileceği ortam hazırlanmalı.
Kaygılı anne adayları bebeklerine nasıl bakacağız endişesiyle bebek yapmayı erteliyorlar.
Halimiz düzelsin aman çocuk doğunca sıkıntı çekmeyelim, kariyer derken, kadınların doğurganlık yaşları gecikiyor, bu da bebek ve anne adaylarını hayati tehlike noktasında olmasına zemin hazırlıyor.
Ve iş insanı anneleri ve bebek doğduktan sonra çalışmaları için bebekleride düşünülerek çalışma saatleri ayarlanmalı diye düşünüyorum.
Hala birçok işyeri süt saatinde bile annelere izin vermiyor, anneler önceden kendi sütlerini hazırlayıp bebeği bakıcısı kimse biberonla besliyor. bu da bebek ve anne için duygusal bir çöküşe sebebiyet veriyor.
Ülkemiz Dünya’da ki diğer ülkeler gibi yaşlanmaya devam ediyor, yukarıda yazdıklarımın dışında öncelikle ailelerin, maddi açıdan desteklenip baba anne gelirlerinin şu anki düzeyin en az 3 Katına çıkması gerekli diye düşünüyorum.
Diğer taraftan Dünya da, 65 yaş üstü kişilerin oranı 1974 yılında 5,5 iken 2024 yılında neredeyse iki katına çıkarak yüzde 10,3’e yükseldi.
Bu hızla yaşlı sayısı çoğalırsa Dünya çok sıkıntılı bir süreç içine girebilir.
Genç nüfus azalırsa buna bizim ülkemizde dahil dünyanın ekonomik sıkıntısı dahada büyür çalışan üreten olmadığı zaman Dünya besin kıtlığı içine girer ki, bu savaşlardan daha kötü bir senaryo.
Evet konumuz sıkıntılı belki ama kadınlara doğurun diyen, kadınlar çalışmasın evde çocuk baksın diyen kesim bunun içinde ortam hazırlamalı.
Yani evde oturup çocuk büyütmek isteyenlere sonsuz saygım var ama hem çalışıp hemde çocuk bakabilecek kapasitede kadın nüfusuna sahip bir ülkenin kadınları olarak şunu yazmak isterim ki, kadınlar çocuk doğurur, büyütür de, yeter ki çocukları aydınlık yarınları göreceğine emin olsunlar.
Yeter ki, çocuklarının mutlu olacaklarına emin olsunlar.
Yeter ki çocuklarının sağlıklı yaşayabilecekleri bir ülke olduğuna emin olsunlar, eğer anne çocuğu için kaygılanıyor ve onun hayatının iyi olamayacağını düşünüyorsa siz ne kadar doğurun desenizde kadınlar burada kimseyi dinlemez eşlerini bile.
O yüzden öncelikle genç nüfusu çoğaltmak için annelerin yüreğini serinletin ve annelerin mutlu olmasını sağlayın.
Mutlu anneler mutlu genç gelecek nesil demek…