SANDIKLAR ÜLKESİ

Evvel zaman içinde, seçimler hiç bitmesin isteyen bir ülke varmış.

Bu ülkenin adı Sandıklar Ülkesi’ymiş. Bu ülkede, halk her birkaç yılda bir sihirli kutulara renkli kâğıtlar atar, sonra da “Bu sefer olacak mı?” diye umutla bekler dururmuş.

İşte bu ülkenin en duygusal ve en kararlı karakterlerinden biriymiş: Beyaz Pelerinli Prens.

“Ana Muhalefetin Evladı.” Dedikleri prens

Sürekli umut dağıtan ama bir türlü tahta oturamayan bir prens konumundaymış.

Bir sabah uyanmış Prens  aynanın karşısına geçmiş.

“Ayna ayna, söyle bana… en muhalefet kim bu diyarda?”

Ayna biraz susmuş… sonra gıcırdayarak cevap vermiş:

“Sen prenssin ama iktidarın gölgesinde solgun bir yapraksın.”

Bu cevaba çok içerlemiş prens. “Yeter!” demiş. “Bu sefer değişeceğim! Değişerek büyüyeceğim! Büyüyerek iktidara yürüyeceğim!”

Prensin ilk cümlesi değişim olmuş, bu değişim için ne yapsam diye düşünürken

Yıllarca gölgede kalmasını ona bağladığı kıralı devreden çıkartmak olmuş.

Çıkartır çıkartmaz yüce dağların arkasından yankılı bir ses gelmiş.

HERŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK.

Bu ses nedir demiş prens şaşkınlıkla…

Prensin yaverlerinden en yalakası, hemen atılmış ortaya işte prensim bu büyük değişimin sesi…

Ve büyük gün gelmiş kurultay kurulmuş, Sandıklar açılmış, halk yine gitmiş, renkli kağıtları kutulara atmış.

Kağıtların rengi zaten prens tarafından belirlendiği için prens bu sefer olacak demiş

Prens, balkonunu hazırlamış. Mikrofonunu cilalamış. “Bu sefer olacak!” Demiş tekrarlamış.

Ve prens planladığı gibi kazanmış, prens kurultayın teşekkür konuşmasını yapmış…

“Halk sessizce dağılmış.

Ama bir karakter hiç kaybolmamış: Kurultay Cadısı.

Her seçim sonrası ortaya çıkar, “Değişim vakti geldi!” diye bağırır, sonra içerden pazarlıklar yapar, Sandıklar ülkesini karıştırır aynı krallığın içinde aynı soydan gelenleri birbirine düşürür, sonra kenara çekilir hiçbir şey yapmamış gibi seyredermiş.

Lakin bu sefer bir fark varmış kurultay cadısında, prensle birlikte yol almış tabi bunu gizli yapmış ama kurultay cadısı bu yol arkadaşından çokta keyif almış.

Masal bu ya ne hikmetse kurultaylara katılan halk bu durumu hiç anlamaz her seferinde inandıkları yolda herşey çok güzel olacak diyerek, sabrederler ve birgün diyerek herşeyin çok güzel olacağına inanırlarmış.

Lakin bir gün bu ülkenin içine bir sarı ejderha belirmiş sarı ejderha her ne kadar korkunçsa da, adaletli olarak bilinir ve hep gerçekleri söylermiş.

Prense sen yanlış yaptın, bu ülke ne zorluklardan çıktı, altı okun hakkını verdi demiş.

( Altı okta o ülkenin SİMGESİ İMİŞ  masal bu ya her okun çok anlamlı görevi varmış )

Neyse efendim masal bu işte prens her ne kadar ejderhadan çekinsede herşeyi inkar etmiş bir de sarı ejderhaya kafa tutmuş.

Ejderha da çok kızmış, sandıklar ülkesinde herkesi ateşe vermeye karar vermiş, ama sonra aklına altı oku getirmiş altı oku yani sandıklar ülkesinde ki altı okun kurucusu mavi gözlü dev onun en yakın dostuymuş kendi kendine prens yanlış yolda ama mavi gözlü deve inananlar hep olacak prens ne yaparsa yapsın mavi gözlü devin yaptıkları asla unutulmayacak ve sandıklar ülkesi hep var olacak demiş kendi kendine.

Sadece sarı ejderha Halkı etrafına toplayıp prensin yanlış yolda olduğunu söylemiş ve sadece mavi gözlü devi düşünün bu ülke için çok şey yaptı siz altı oku hep yüreğinizde taşıyın asıl güç sizde demiş ve kaybolmuş.

Sandıklar ülkesinin halkı ejderhanın her şeyi yapabilecek gücü varken yapmamasında bir iş var deyip asıl gücün kendilerinde olduğunu anlamışlar ve masal işte yapılan kurultayı Halk kendi istekleriyle iptal edip doğru yolu bulmak için çalışmaya başlamışlar.

Prens de neye uğradığını anlam veremeyip aynasının karşısına geçip, ayna ayna söyle bana nerede yanlış yaptım.

Ayna bu sefer cevap vermemiş ve durduğu yerde kırılıp paramparça olmuş.

Prens kırılan aynanın karşısında uyuya kaldı ama halk kırılan aynanın sesine uyanmış.

Masalda burda bitmiş gökten altı ok düşmüş halk her düşen ok da krallıkları yıkıp CUMHURİYET KURMUŞ.