Son zamanlarda ardı ardına yaşanan olayları gördükçe, ‘neler oluyor bu ülkeye?’ diye sorgulamadan edemez olduk. Her gün yeni bir kötülük, haber kanallarına korku filmlerinden fırlamış gibi düşüyor.
21 Ağustos’ta Narin Gürman’ın 500 kişilik köyde önce kaybolup günlerce aranması, sonrasında bir çuvalın içine konulmuş halde cesedinin bulunması hepimizin yüreğini yaktı. En kötüsü de 8 yaşındaki bu çocuğun ailesi tarafından katledilmiş olmasını havsalamız almadı. Annesi, amcası, ağabeyi, yengeleri bu vahşetin failleri veya görgü tanıkları.
Daha bu haberin yankıları bitmeden bir kötü haber de Tekirdağ’daki Sıla bebekten geldi. Henüz 2 yaşında olan Sıla bebek kısa süre önce vücudundaki darp izleri ile birlikte hastaneye kaldırılmıştı. Olayla ilgili anne, üvey baba ve 18 yaşından küçük 2 şüpheli tutuklandı. Tekirdağ Baro Başkanı Egemen Gürcün yaptığı açıklamada Sıla bebekte cinsel istismar bulgularının tespit edildiğini açıkladı.
Geçtiğimiz cuma günü Semih Çelik’in önce yeni kız arkadaşı Ayşenur Halil’i öldürmesi, ardından eski sevgilisi İkbal Uzuner’i parçalara ayırarak surlara kadar taşıması ve önce kestiği İkbal Uzuner’in başını sonra kendisini surlardan aşağıya atarak yaşattığı kaos damarlarımızdaki kanın çekilmesine sebep oldu.
Her gün önümüze düşen bu tarz haberlerden sonra dünya sonsuz bir Gayya Kuyusuymuş gibi hissetmeye başladık. Çırpındıkça batıyoruz yani. Yaşananlar karşısında çocuklarımızın geleceğinden, bu tür vahşetlerin bizim çocuklarımızın başına gelme ihtimalinden endişe duyar olduk. Ama ülkemizdeki gündem o kadar hızlı değişiyor ki yaşananlar ne kadar acı olsa da hayatımızdan ışık hızıyla geçip gidiyor.
Bu tür olaylardan sonraysa en çok sorguladığımız cezaların mı yetersiz olduğu? Karısını, çocuklarını, sevgilisini, trafikte tartıştığı adamı, komşusunu vs öldüren bu gözü dönmüş güruhu durdurabilecek kanunlarımız yok mu diye haklı isyan içerisindeyiz.
Elbette ki kanunlarımız yeterli, hatta cezalar birçok Avrupa ülkesinden daha ağır. Problem suçun ceza kanununda karşılığının olmaması değil, çeşitli sebeplerle cezaların indirime uğraması ve uygulanması. Bunun için önce suçları ve karşılıklarına bir bakmak lazım.
Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesince taksirle ölüme sebebiyet verme suçu, kişinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması sonucunda bir başkasının hayatını kaybetmesine sebep olması. Taksirle adam öldürme neticesinde suçun cezası, tek kişi için 2 yıldan 6 yıla kadar, iki veya daha fazla kişi ölmüş veya bir kişi ölmüş ve bir veya birden fazla kişi yaralanmışsa 2 yıldan 15 yıla kadar hapis ile cezalandırılır.
Tasarlayarak öldürme ise öldürme kararını veren failin, makul bir sürenin geçmesine ve sükûnetle düşünmek için fırsatı olmasına rağmen sebat ederek kararını eyleme dönüştürmesi ve öldürme suçunu işlemesidir. Eğer ki bunu öldürme eylemi, kişinin acıma hissi olmaksızın bir başkasını öldürmesiyse canavarca hisle öldürme söz konusudur. Canavarca hisle öldürmenin arz ettiği temel özellik, öldürmenin vahşi bir yöntemle gerçekleştirilmesidir.
Eziyet çektirerek öldürme ise, kişi maktulü hemen değil, belli bir süreç içinde acı çektirilerek öldürülmesidir.
Dolaysıyla katil yukarıda tarif ettiğimiz öldürme şekline göre indirimli veya indirimsiz, müebbet veya ağırlaştırılmış müebbet olarak ceza almaktadır. Suçun içeriğinin burada basit suçlara mı ağır cezaya mı girdiği çok önemlidir. Bir de tabi adalet sisteminizin yeterince güvenilir olması gerekiyor…
Bir diğer konu ise ülkemizde kadına ve çocuklara yönelik öldürme ve şiddetin artmış olduğu gerçekliği. Semih Çelik olayı ile birlikte literatürümüze bir de İncel denilen bir terim girdi. Peki nedir bu İncel?
Doğuştan sahip olmadığı; çirkin, yoksul olmak gibi kimi özellikleri nedeniyle ilişkisi olmadığına inanan ve yine bu sebeplerle kadınların kendisine asla yüz vermeyeceğini düşünen, bu hissiyatlarını da kadın düşmanlığı, nefret söylemi, şiddet ve son yıllarda da cinayetlerle besleyen bir grup. İncel, İngilizceden, zorunlu bekârlar anlamına gelen involuntary celibate kelimelerinin kısaltılması ile dilimize geçmiş bir tanım. İnandıkları hipergami teorisine göre kadınlar sadece yakışıklı, zengin, statü sahibi erkeklerle birlikte olur. Tüm bu etkenler, İncellerin kadınlar ve buna sebep olan erkeklerden nefret etmesinin asıl nedenidir.
Dünyada yaşanmış örnekler ve ülkemizdeki buna benzer olayların benzerliği nasıl bir örgütlü bir kötülüğün içinde olduğumuzu gözlerimizin önüne seriyor.
-2014 yılında ABD, California’da 22 yaşında Elliot Rodger isimli bir genç, bakir olduğu, bugüne kadar hiçbir kadını öpmediğini ve kadınlara savaş açtığını söylediği bir video çekip, hiç tanımadığı 6 kadını katlettikten sonra intihar etti.
-Sosyal medyada incel hareketini öven ve kadın düşmanlığı içeren paylaşımlar yapan 25 yaşındaki Alek Minassian, 2018’de kiraladığı bir minibüsle insanların arasına dalarak, 10 kişiyi öldürdü.
-2020’de Kanada, Toronto’da 17 yaşındaki saldırgan, takıntılı olduğu 24 yaşındaki genç kadını balta ile keserek, öldürdü.
Uzmanların, Avrupa Birliği için İnceller hakkında hazırladığı kitapçığın özetinde şu ifade yer alıyor;
“Yanında birilerini daha götürme düşüncesi hâkim olduğu için bu kişiler, intihar girişimlerinde, bireysel/ kitlesel saldırı eylemlerine başvurur.”
Tanıdık geldi değil mi? Peki bu karanlık ruhlu insanlar birbirlerini nerede buluyorlar?
Reddit ve 4chan, Discord, X ve ekşi sözlük gibi platformlar ile sosyal medyanın etkin olduğu her yerde.
Yazımın başlığında da belirttiğim üzere bu ve buna benzer tüm kötülükler örgütlü şekilde ilerliyor. Birisinin yapmış olduğu bir vukuat takdirle ve övgüyle kutsanıyor. Hal böyle olunca tek başına bir hiç olan bireyler yaptıklarıyla topluluğunun gözünde değerli hale geliyor. Gittikçe de çoğalıyorlar.
Ve Örgütlü Kötülüğün Üyeleri, iyi ruhlu insanların hayatını cehenneme çevirirken yaptıklarından maalesef zevk alıyor.