Hakan Aytaç
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Edebiyat
  4. Peçete kalmadı, basketbol topu verelim!

Peçete kalmadı, basketbol topu verelim!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Önce bir klişe ile başlayalım:

Efendim, yeni eğitim-öğretim yılı vatanımıza, milletimize, devletimize hayırlı olsun. Ha bir de iktidarınıza! Biliyorsunuz, on yıllarca “İtibardan tasarruf olmaz!” diyerek gerinip duran siyasal iktidar, artık ipin ucunu iyice kaçırdığını anlamış olacak ki, ülke çapında tasarruf tedbirleri almaya başlamıştı. Makam araçlarına kıyamadılar ama öğrencilerin gözünün yaşına bakmadılar. Elbette öyle yapacaklar canım, siz de yani farklı bir şey mi bekliyordunuz!

Bu yıl, özellikle önceki yıllara göre okullarda çok ciddi hijyen ve temizlik sorunu var. Yeterli temizlik personeli olmadığı için birçok yerde okulların temizliği, tuvaletlerine varana kadar velilere bırakılmış. Derste olması gereken öğrencilere, ders saatinde bahçelerde çöp toplatıldığı konuşuluyor. Üstelik bu duruma, aslında hiç de normal karşılanmaması gereken ama normalleştirilen, köy okullarında falan değil, Milli Eğitim Bakanlığı’na 6 kilometre, TBMM’ye 2 kilometredeki Ankara’da bir lisede dahi şahit olunmuş! İddiaların sahibi CHP Milletvekili Semra Dinçer,

“Tarikatlarla, cemaatlerle protokoller imzalayıp onlara para aktaracağınıza, okul tuvaletlerinde sabun yok, tuvalet kâğıdı yok, utanmıyor musunuz?” diye sormuş.

Soruya kadar altına imzamı atarım ama soru biraz yersiz olmuş. Zira cevabını hepimiz biliyoruz öyle değil mi? Her eleştiriye savunulacak bir yan bulan kesim,

“Ne var canım işte, herkes elini taşın altına koysun, kendi önünü süpürsün,” diyecektir ama biz zurnanın zırt dediği yere gelelim. Basketbol Spor Lisesi imza törenine katılan Milli Eğitim Bakanı, alanı terk ederken önüne bir grup gazeteci çıktı. Bakan Tekin, okullarda spor eğitimini ne kadar önemsediklerinden bahsederken muhabirlerden biri okullardaki hijyenle ilgili bir soru sormaya kalktı. Fakat muhabir daha cümlesini tamamlayamadan, sevgili Bakan gelen kontra yumruğa karşı hazırlıklı bir gardla soruyu savuşturdu:

“Bugün gündemimiz basketbol. Başka bir ortamda onları da konuşuruz.” Muhabir pes etmedi. “Ama efendim, gerçekten çok büyük bir sıkıntı var okullarda,” diye ısrar etse de
Bakan, “Basketbol Lisesi ile ilgili sorunuz varsa yanıtlayayım,” diyerek koşarak alandan ayrıldı. Fransa’da ekmek kıtlığının doruğa ulaştığı sırada, “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler,” sözünün ithaf edildiği Marie Antoinette’e taş çıkarır bunlar;

“Peçete kalmadı, basketbol topu verelim!”

Tek açıklama için bunca yargılamada bulunmuyorum elbette. Aynı Milli Eğitim Bakanı, şu sözleri söylemekten de hiç çekinmemiş:

 “Bütün öğrencilere yemek verirsek çocukların yemeklerini verecek personel var mı? Okullarında yemek yiyebilecekleri alan var mı?”

Kusura bakmayın ama onu da siz düşüneceksiniz efendiler. Yoksa o koca koltuklarda, makamlarda ne demeye vakit öldürüyorsunuz? Daha kolayı var, bırakın gidin. Aslında Bakanın hijyen konusuna cevabı bile bazı şeyleri anlatmaya yetiyor. Normalde her gerçeği inkâr eden, ne varsa yalanlayan, olanın tam tersini söyleyerek yansıtma taktiğiyle kitleleri etkilemeyi hedefleyen bir iktidarın mensubu, “Sonra konuşuruz,” diyerek aradan sıyrılıyorsa, en azından durumu kabullendiği anlamına geliyor. Nitekim kendisi, birkaç gün sonra, 30 bin yeni temizlik personelinin alınacağını duyurdu. Duyurmak zorunda kaldı!

Peki, okullar başlayana kadar neredeymiş bu beyler acaba?

Muhtemelen üst taraftan zılgıtı yemiştir. Yukarıda bahsettiğim taktiği kullanmak aklına gelmedi, boş bulundu ve kabullenmiş oldu. Takviye personele zorunlu bıraktı. Yandı gülüm keten helva… Tasarruf tedbirleri, iyi mi? Evet, hiç yoktan iyidir! Eğitimde sadece hijyen problemi mi var ki? Tarikatlar, cemaatler, çalınan sorular, sızdırılan mülakat sonuçları, okullar önünde uyuşturucu tüccarları, baskı gören öğretmenler daha neler neler… Tüm bunların arasında durumu kabullenen başka bir kişi daha var. Salt kabullenen de değil, bunlarla düpedüz gurur duyan bir anlayış da diyebiliriz. Eski Milli Savunma Bakanı ve milletvekili Hulusi Akar, artık ne alakası varsa, eğitimle ilgili yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı;


“Eğitimin amacı bilgi değildir. Eğitimin amacı bir Allah korkusu, iki kuldan utanma. Ateistle mi uğraşacaksınız, deistle mi, LGBT ile mi, uyuşturucu ile mi?”

Toplumun dışladığı kim varsa bir cümle içine sıkıştırmış, yine ne alakası varsa bunu uyuşturucu ile bağlamış. Gerçi bence yine de eksik kalmış. Cümleye bir de “FETÖ” ifadesi koysaydı tam olurdu! Hatta deistlerin, ateistlerin, LGBT’lilerin gerçek FETÖ’cüler olduğunu iddia etse, daha inandırıcı olurdu. Bu sözlere şaşırmadık, daha önce defalarca işittik zaten. Eğitim oranı arttıkça oylarının düşüşe geçtiğini söyleyen mi dersin, üniversite mezunu sayısı arttıkça afakanlar bastığını anlatan profesör olmuş şahsiyet mi, yoksa ülkedeki cahil halkın ferasetine güvendiğini ifade eden mi…

Bak, biz söylemiyoruz, en azından bir bölümümüz söylemiyor ama söyleyince de kızıyorsunuz! Açık şekilde ifade etmek gerekirse, tarikatların, cemaatlerin, dindar geçinenlerin, alnı secde görüyor diyerek savunulanların cehenneme çevirdiği bir ülkede yaşıyoruz. Evet, bu çok net… Deistle, ateistle mi uğraşacağız diyen Hulusi Bey de çok iyi biliyor ki, bu ülkede de dünyada da Allah korkusuyla, cehennem ateşi endişesiyle hiçbir günahtan geri durulduğu falan yok. Bilakis, ben bu zamana hiçbir deist veya ateist görmedim ki kadın pazarlayan, çocukları istismar eden, cinayet işleyen, hakka el uzatan. Veya en azından okuyup eğitim almış, araştırıp öğrenmiş, sorgulayıp kendisini geliştirmiş,
ondan sonra ateist veya deist olmaya karar vermiş herhangi birinin bu aşağılık eylemlere giriştiğini…

Evet, Allah korkusuyla günahtan geri durmak kıymetlidir ama herhangi bir suçtan, yanlıştan Allah korkusuyla değil, sırf suç ve yanlış olduğunu düşünerek imtina etmek çok daha kıymetlidir… O yüzden herkes önce kendi önünü süpürsün!

Sayenizde ülkede huzurla okuyan, mutlulukla yaşayan genç kalmadı. Herkes kaçacak yer, sığınacak ülke arıyor. Tabii torpille falan oraya buraya yerleştirdiğiniz, altına son model arabalar çektiğiniz, onlarca maaş bağlattığınız, pudra şekerleri dağıttıklarınız hariç! Siz bu ülkenin evlatlarına bir öğün yemeği, peçeteyi, hatta hademeyi bile çok görmeye devam edin. Tarikat şeyhlerinizin sümüklü peçetelerini yalayıp yutan, kuldan utanmayan nesiller, başınızı göğe erdirir elbet!

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 9 Ekim 2024, 18:43

    Yüreğine, kalemine sağlık…

    Cevapla
Giriş Yap

Yeni Odak Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!