Ayten Turan
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. KÖŞE YAZISI
  4. AH ŞU SABAH KUŞAĞI, KİM KİMİN KOCASINA KAÇMIŞTI?

AH ŞU SABAH KUŞAĞI, KİM KİMİN KOCASINA KAÇMIŞTI?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sabah saatleri… Kuşlar cıvıldıyor, kahvaltı sofraları kuruluyor, ama bir yerlerde daha önemli bir şey oluyor: Televizyonda bir kadın programı başlıyor. Ve o andan itibaren ülkece kendimizden geçiyoruz. Çünkü bu programlar sadece televizyonculuk değil; bir yaşam tarzı, bir kültür, hatta başlı başına bir dram sanatıdır.

“Abla Beni Dinle” Kuşağı: Kimin Eli Kimin Cebinde Bilmiyoruz Ama Çok Merak Ediyoruz

Sabah 9:00: Sunucu ablamız stüdyoya giriyor, ama adeta savaşa girer gibi. Elinde mikrofon değil; gerçeklerin kılıcı var. Yayına çıkan kadın “ Kocası, baldızıyla kaçtı” dediğinde, stüdyoda kısa bir sessizlik olur… ardından alkış ve şaşkınlık:

> “Aaa, olur mu öyle şey?”

“Oluyor ablacım, senin haberin yok!”

Bu programlar sayesinde öğrendiğimiz şeylerden biri de şu: Kimse kimseye güvenmiyor ama herkes yayına çıkıyor. Bir nevi “Ailevi Sorunlar Ulusal Lig”i oynanıyor. Ve her hafta birileri eleniyor (genellikle evden, bazen evlilikten).

DNA Testi ve Şok Şok Şoklar:

Sunucu, “Şimdi açıklıyoruz, DNA testinin sonucu geldi!” dediğinde, sanki üniversite sınav sonuçları açıklanıyor gibi bir sessizlik olur. Ardından grafik gelir:

“Baba sensin!”

Ya da büyük sürpriz:

“Baba değilsin!”

Stüdyoda tansiyon 180’e fırlar, ama herkesin tansiyonu yerinde çünkü reytingler tavan. Sunucu, “Ama çocuğun kaşları sizinkine benziyor” diyerek bilimle restleşir.

Kaybolanlar, Bulunanlar ve Her Şeyin Ortasında Çay Servisi

Bir yanda kaybolan gelin aranıyor, diğer yanda stüdyoda biri menemen tarifinden bahsediyor. Her şey iç içe. Bir yandan “Kızım evine dön!” denirken, diğer yanda fonda romantik müzik çalıyor.

Sunucu:

“Gelinimiz 6 gündür kayıp… 

Ama şimdi reklama gidiyoruz, ardından canlı bağlantı!”

İçerik bu kadar ağır olmasa neredeyse bir Netflix dizisi diyeceğiz. Ama sabah saat 10:30 ve hala pijamalıyız.

Uzmanlar Her Yerde: Psikolog, Avukat, Astrolog

Programda genelde bir psikolog, bir aile danışmanı ve bazen de biri “uzman” ama neden uzman olduğu meçhul bir konuk bulunur. “Ben 20 yıldır insan sarrafıyım” diyen teyzelerle doludur ekran.

Bu uzmanlar her konuda konuşur:

Evlilik terapisi mi? Var.

Kayıp koca mı? Çözülür.

Altın günü kavgaları? Psikolojik analizi yapılır.

Hatta bazen astrolog çıkar:

 “Bugün Ay, Yengeç burcunda. O yüzden eşiniz sizi terk etmiş olabilir.”

Program bitince bir tuhaf hissedersin. “Ya ben neden bu kadar bağlandım bu olaylara?” diye kendine sorarsın. Ama ertesi gün yine ordasındır. Çünkü o gelin hala dönmedi, o adam hala DNA sonucunu kabul etmedi ve sunucu hala her şeyi çözeceğine inanıyor.

Sabah kadın programları, aslında sabahın erken saatlerinde tüm duygusal spektrumu yaşamamıza olanak sağlayan, biraz reality şov, biraz sosyal deney, biraz da kamu spotu tadında yapımlar. Kimi zaman güldürür, kimi zaman düşündürür… ama en çok da “Benim hayatım o kadar da karışık değilmiş” dedirtir.

Yani anlayacağınız Allahım şükür hayatda böyle yaşayanlarda mı, var? Diyerek kendi hayatına şükredersin etmesinede…

İnsanların bu kadar ulu orta herşeyi yaşamasına şaşarsın ve yıllarca kimsenin bulamadığı kardeşini sabah programında bulunması, birde komşudan yapılan çocukların herkes tarafından bilinmesi hani beyninide yakmaz değil.

Ay yazarken devrem şaştı, kim kimin kocasına kaçmıştı, kaynanasına biri aşık mı olmuştu? Tövbe estağfurullah konu işin şakası bence artık rtük bu programlara dur demeli yoksa Türk toplum kavramı kaymasını bırakalım, böyle bir kavram var mıydı? Unutacağız.

Yeter artık belgesel seyredin belgesel, hayvanların çiftleşmesinin bir mantığı var en azından.

Rtük duy sesimizi 

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Yeni Odak Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!