Beşikteki, kundaktaki yavrucaklara, vahşi arzularını tatmin etmek için yaklaşan ki bunlara hayvan desem hayvana hakaret olur, yaratıklardan ve bazan korkudan, bazan huzurum bozulmasın diye susan, vicdanı körelmiş, duyguları alınmış anne kılıklı ruhsuzlardan
Bebeklerimizi koruyamadık
Sapık zihniyetli üvey babalardan, bırak üvey babayı öz babalardan, kardeşlerden, amcalardan yasak ilişkisine tanık oldu diye öz evladına kıyan anne kılıklı vampirlerden
Çocuklarımızı koruyamadık
Daha buluğ çağına ermemiş, daha uzuvları gelişmemiş, daha ruhsal ve bedensel gelişimini tamamlamamış ilkokul çağındaki kızlarımızı, kimi zaman dini, kimi zaman töreyi, kimi zaman parayı bahane ederek annesinin koynunda uyuyacak yaştaki masumları dedesi yaşındaki adamların yatağına sokan bu asalaklardan
Kızlarımızı koruyamadık
Modern cariyelik sistemi içerisinde, zamanın çarkları arasında ezilmemek için çabalayan çaresiz kadınlarımızı, gòzlerimizin önünde peşkeş çektiler. Döverek, söverek, tehdit ederek, ezerek, bıçaklayarak, vurarak, işkence ederek aramızdan ayırdılar. Hepimizin gözleri önünde işlenen bu suçları yasalar çerçevesinde hafifletici sebeplerle allayıp pullayıp akladılar. Namusu kadına yükleyip erkeği namus bekçisi ilan ettiler. Namussuzluk tek taraflı yapılıyormuş gibi. Özgür birey olma hakları, yaşam hakları, eğitim hakları, Cumhuriyetin verdiĝi tüm hürriyetleri ellerinden alınan,
Kadınlarımızı koruyamadık
“Vatan bir bütündür parçalanamaz” diyen,
“Sınırlarımız namusumuzdur” diyen aydınlık geleceğimizin yolunu açan ve bize bu ülkeyi armağan eden kahramanların emanetini koruyamadık
Cehalet karanlığını ilim güneşiyle aydınlatan, o aydınlığı devrimleriyle donatan, bu ülkeyi emperyalizmin sömürgesi olmaktan ve bütün halkları parya olmaktan kurtaran, bizi esaretten alıp Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti ile tanıştıran, Ulu önderin ülkeyi emanet ettiği gençliği ona düşman ettiler, yetmedi heykellerine, büstlerine, ismine saldırdılar
Mustafa Kemal Atatürk’ü koruyamadık
Ormanları, dereleri, doğayı, tabiatı, şehirlerimizi, kültürel varlıklarımızı, tarihi eserlerimizi, ve hayvanları insanlardan koruyamadık.
Din dincilerin elinde ticaret aracı olarak kullanılıyor. İnanan insanların imanı sömürülüyor. İnsanlara ahiret cennetini vaat edenler, kendileri bu dünyanın cennetini yaşıyorlar. Biz cehennemi yaşarken onlar bizim paralarımızla sırça köşklerinde, tahtlarına kurulup günlerini gün ediyorlar. Hz.Muhammed’in bizlere önemli emanet olarak bıraktığı, “23 yıllık Peygamberlik hizmetime karşılık sizden hiç bir ücret talep etmiyorum onları sevin yeter” dediği,
Dinimizi, Peygamberimizi, Kur’an’ımızı Ehl-i Beyt’imizi koruyamadık.
Din dinsizlerin, Kur’an imansızların, Yol ikrarsızların, Hizmet liyakatsızların, Eğitim ehliyetsizlerin, elinde kaldı. Koruyamadık.
Kısacası bizde suçluyuz. Ney Namus idi, kime teslim edilmeliydi, düşünün bakalım, işte o Namusumuzu koruyamadık
Şair ve Yazar Birol Yıldız Hatipoĝlu
