Zamanla her şey değişti. Evler büyüdü, odalar çoğaldı ama içine sığacağımız bir huzur köşesi azaldı.
Eşyamız arttı, gönlümüz daraldı, raflar doldu, yürekler boşaldı. Elimizde olanı saymakla bitiremiyoruz ama yine de eksik hissediyoruz, neden mi?
Çünkü kalbimiz doymuyor. Çünkü nefsin bitmeyen iştahına ruhu teslim ettik.
Doymuyoruz.
Çünkü artık aradığımız şey ekmek değil, gösteriş.
İstediğimiz huzur değil, üstünlük.
Bir başkasının sahip olduğu bizi mutsuz ediyorsa, biz kendi nasibimizi nasıl görebiliriz ki?
Hırs, İnsanın içini içten kemiren görünmez bir kurt.Bir kere yer buldu mu yürekte, her şeyi tüketene dek durmaz.
Malı ister, makamı ister, övgüyü ister…
Yetmez. Daha fazlasını ister.
Ve ne acıdır ki, ruh susuzluktan kıvranırken, biz nefsimize ikram üstüne ikram ederiz.
Oysa tasavvuf ne derdi bize?
Dünya bir gölgeliktir. Gölgeye sarılmakla serinlenmez, asıl serinlik, kanaatte, asıl zenginlik, azla yetinmekte gizlidir.
Bir lokma ekmek, bir yudum suyla doyan insan, şimdi neden koca sofralarda aç kalıyor dersiniz?
Çünkü iştah mideden değil, egodan geliyor, çünkü artık doymak için yemiyoruz, başkası görsün diye, kendimizi büyük sanalım diye, başkalarını küçük görelim diye yaşıyoruz.
Biz artık kendimizi unuttuk.
Ne istediğimizi bile unuttuk.
İstemeyi alışkanlık haline getirdik. O kadar çok şey istiyoruz ki, neyi neden istediğimizi sorgulamıyoruz bile.
Koşuyoruz, durmadan. Yarışıyoruz, ama nereye gittiğimizi bilen yok, bir bakıyorsun ömür geçmiş, elindekiler seni mutlu etmemiş, ardından gelenin gölgesinde yaşlanmışsın.
Oysa eskiden…
Bir tas çorbayı paylaşan iki komşunun yüzündeki tebessüm yetiyordu mutluluğa, şimdi dolaplar dolusu yiyecek, ama masaya oturacak dost yok.
Zenginlik, hesaplarda değil. Zenginlik, şükürde gizlidir. Mutluluk, etiketli kıyafetlerde değil, bir dostun içten “Nasılsın?” sorusundadır belki.
Bi dur artık ey insanoğlu azıcık yavaşla.
Dur ve kendine bak. Nereye bu telaş?
Neyi geçersen geç, kendini geçemediysen nafile…
Çünkü en büyük yarış nefsinle olandır. unutma: her yarışın bir bitiş çizgisi vardır, ama nefsin hırsı için o çizgi, mezarın taşına kadar gider.

Çok güzel bir yazı,
Günümüzde tam da şu anda üstüne basa basa yazılması gereken,
Artık sadece insanın kendisi değil devlet siyaset yasa , anaysa v.s malesef nefsine yenik düşenlerden,
En güzel örneği,
Sevgili ülkem ..
Nesif bana göreceli bir kavram, öğretilebilinir empoze edilebilir örnek alınabilir ve terbiye edilebilir
Nefisi vicdanla çok bağdaştırırım, mantığa gebedir, düşünceyle de çok orantıldır
Canfiye hanımın yazısında bahsettiği gibi anlatılan her şey şu anki insan hayatının egoist, bencil paylaşımsız hep ben çabası kötü nefsin en güzel beslendiği alandır ..
Nefsimizi güzel kullanacağımız nice günlere..
kaleminize yüreğinize sağlık Canfiye hanım .