Avcılıkla geçiniyorsan, avladığın her hayvan, o gün doyacağının ama sonraki günler aç kalacağının habercisidir. Çünkü günde üç öyün yemek yiyorsun, vurduğun hayvan 3 yılda yetişiyor. Sonuç itibari ile tüketim üretimin binlerce katı fazla olduğundan, ilerleyen günlerde avlayacağın hayvanlar tükenecek ve açlıkla karşı karşıya kalacaksın.
Ormancılıkla geçiniyorsan, bir ağaç 50 yılda yetişiyor ama bir aile geçimini ve yakacak ihtiyacını saĝlamak için günde 50 ağaç kesiyor. Sonuç yine geçim kaynağının kuruyacağı ve aç kalacağın gerçeğini ortaya koyuyor. Üretmediğin kadar tüketirsen, her daim bu sonuçla muhatap olursun.
İnşaat yaparak geçiniyorsan, enflasyon yükseldiğinde, alım gücün düştüğünde, faizler arttığında, alıcı bulamazsın ve bir krizle karşı karşıya kalırsın. Yaptığını satamazsın ve batarsın.
Teknoloji üretiyorsan, global bir kriz yaşandığında, (yakın tarihte yaşadığımız pandemi süreci bunun en bariz örneğidir) ürettiğini satamazsın ve iflasa sürüklenirsin. Çünkü böyle durumlarda insanların önceliği hayatta kalabilme çabasıdır.
Ama Tarım, hayvancılık ve ziraat yapıyorsan asla aç kalmazsın. Hiç bir durum seni etkilemez, hatta vazgeçilmez olursun. Sarsılsanda yıkılmazsın. Teknolojisiz yaşarsın, sanayisiz yaşarsın, tekstilsiz, kozmetiksiz yaşarsın, inşaatsız, otoyolsuz, köprüsüz, havaalansız yaşarsın ama asla aç yaşayamazsın. Dünyalar dolusu altının paran olsa bile ortada satın alacak ekmek yoksa nafile.
Üretime elverişli olmayan, kıraç, kis, kayalık alanlar dururken, tarıma elverişli olan birinci sınıf alanları imara açarsan, yetmedi bu alanlarda maden arama izni verirsen, siyanürü su havzalarına boşaltırsan, ormanları yakar yıkar ranta açarsan, koylara otel, göletlere motel yaparsan, buğdayı nereye ekmeyi, sebzeyi nereye dikmeyi, meyveyi nerede yetiştirmeyi düşünüyorsun.
Ormanları katlederek hayvancılığı, arıcılığı nasıl geliştireceksiniz. Kendi kağıdınızı bile üretemiyorsunuz. Su havzalarını kirletirseniz, her derenin üstüne hes yaparsanız, içme suyunu, sulama suyunu nasıl temin edeceksiniz.
Tabiatıyla, yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla, dört mevsim turizmiyle, tarihiyle, hayvancılığıyla, tarımıyla, ziraatıyla, arıcılığıyla, kendisine yeten ve hatta ihraç eden ülke durumundan ithal eder duruma geldiniz. Uygulanan yanlış politikalar yüzünden çıftçiyide, küçük esnafıda, dolayısıyla ülkeyide iflasa sürüklediniz.
Devletin bütün fabrikaları satıldı, bütün tersaneleri, limanları satıldı, madenleri, kıyıları, tarım arazileri satıldı, kamu arazileri, köylünün meraları satıldı. Akarsuları hesleri satıldı, barajları satıldı. Ulaşımı, iletişimi, enerjisi, sağlığı, deprem toplanma alanları satıldı. Silah sanayisi satıldı.
Yap işlet devretme mantığıyla, hasta garantili hastaneler, yolcu garantili havaalanları, geçiş garantili köprüler, kur korumalı mevduatlar, bir vampir gibi bütçeyi sömürmeye devam ederken, işci, emekli, memur yoksulluk içinde kıvranır hale geldi.
KISACASI
Evlek evlek batıyoruz, damla damla kuruyoruz, fidan fidan yanıyoruz, nefes nefes boğuluyoruz, topluca sürünüyoruz, birer birer ölüyoruz.
Vesselam.