Erdem Kaya
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. KÖŞE YAZISI
  4. ÖLÜMÜN BİLE HAYIRLISI…

ÖLÜMÜN BİLE HAYIRLISI…

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yazıma; Askeri kargo uçağımızın düşmesi sonucu şehit olan, 20 şehidimizi saygı ve rahmetle anarak başlamak istiyorum.

Ne yazık ki yine yüreklerimiz yandı. Canımız acıdı, yine yasa boğulduk.

Kederli ailelerinin ve ülkemizin başı sağalsın…

Ne yazık ki üzülerek belirtmeliyim ki artık şehit haberleri bile sıradanlaştı.

Eskiden olsa günlerce yas tutulur, günlerce gündemde kalır konuşulurdu. Şimdi ise en fazla üç gün gündemde kalıyor, üç gün konuşuluyor. Sonra unutulup başka gündeme geçiliyor, ya da geçilsin isteniyor.

Bence bir ülkenin en önemli en büyük gündemi ülke güvenliği ve şehitleridir…

Neden? Niçin? Nasıl şehit edildikleri açıklığa kavuşana kadar bundan daha önemli gündem olamaz. Olmamalı…

Ne oldu bize? Şehit haberlerini bile bu kadar çabuk kanıksadık?

Ölümü nasıl sıradanlaştırdık?

Başınız sağ olsun deyip geçip gitmek yetiyor artık.

Tabi bu ölümü yaşayan aileler için geçerli değil. Onlar uzun süre bu acıyla baş başa yaşıyor, belki zaman içerisinde acı hafiflese de izleri ömür boyu onların yüreklerinden silinmiyor.

Ölümü sıradanlaştırmamak gerek. Bu gelecek için çok acı ve tehlikelidir.

Ama ne yazık ki izlediğimiz filimler ve haberler toplumda her şeyi normalleştirdiği gibi ölümü de normalleştiriyor.

Şimdi diyeceksiniz ki; “Elbette ölüm normal, doğanın kanunu. Doğduğumuz gibi bir gün öleceğiz de. Ölüm kaderimiz de var.”

Çok haklısınız, ölüm var ve bu kaçınılmaz bir son. Ama bu ölümün nasıl olduğu da çok önemli.

Güzel bir ömür sürüp, yaşlanarak ölmekte var. Ani bir kalp krizi sonucu ölmekte, amansız bir hastalığa yakalanıp ölmekte.

Yatağında uyurken de ölmekte var, ailecek balkonda çay içerken serseri bir kurşunla ölmekte.

Sıradan bir ölüme hiçbirimizin itirazı olamaz, çünkü hayatın kanunu bu.

Ölüm var… Ölüm; Kaçınılmaz son…

*Ama eğer; siz balkonunuzda çay içerken, tarlanızda çalışırken serseri bir kurşunla ölüyorsanız,

*Akşam okul veya iş çıkışı evinize dönerken çeteler arası çıkan çatışmada arada kalıp ölüyorsanız,

*Ailenizle birlikte güle eğlene aracınızda seyahat ederken, makas atıp trafik kazası yapmanıza sebep olan biri yüzünden, o kaza da ölüyorsanız,

*Çalıştığınız iş yerinde, patrona masraf çıkmasın diye iş güvenliği tedbirleri alınmadığı için, o tedbirsizlik yüzünden ölüyorsanız,

*Geçim derdi yüzünden çocuk yaşta çalışıyor, sigortasız çalıştırılıyorsanız, donanımlı, tecrübeli elemanların çalışması gereken bölümlerde acemi olarak siz çalıştırılıyorsanız ve ölüyorsanız,

*Kaçak açılan, ruhsat alınmamış ama çalıştırılmasına göz yumulan bir iş yerinde yaşanan bir kaza neticesinde ölüyorsanız,

*Eksik ya da kötü malzemelerle, denetimsiz, ruhsatsız yapılmasına göz yumulan, birkaç yıllık bu binalar bir depremde yerle bir olup yıkılıyor, siz ya da sevdikleriniz o binaların enkazı altında kalarak ölüyorsanız,

*Ülkesinde çıkan savaştan kaçıp, çoluk çocuk canını kurtarma derdinde olup, küçücük bir tekneye yüzlerce kişiyle binmek zorunda bırakılıp, tekne denizin ortasında alabora olunca, boğularak ölüyorsanız,

*Birileri çok para kazansın diye sizi uyuşturucu illetine alıştırıyorsa, sizde izbe bir yerde bu uyuşturucu yüzünden ölüyorsanız,

*Gaspa, tacize, tecavüze uğrayıp, kan kaybından ölüyorsanız,

*Ailenizle birlikte tatile gittiğiniz bir otelde, yangın merdiveni, yangın tedbirleri alınmadığı için çıkan yangında ölüyorsanız,

*Yol yapım çalışmaları yapılan yerde, güvenlik tedbiri alınmadığı için, çukura düşüp ölüyorsanız,

*Atılan iftira sonucu hapse atılıp, orada hastalanıp ya da gururunuza yenik düşüp canınıza kıyarak ölüyorsanız,

*Maden arama sebebiyle katledilen doğada, soluduğunuz havaya, içtiğiniz sulara zehir karıştığı için hastalanıp ölüyorsanız,

*Yüzlerce metre aşağıda çalışan maden işçisiyseniz, üç kuruşluk tedbirlerin alınmadığı madenlerde çalışmak zorunda bırakılıp, ölüyorsanız,

*Boşandığınız ya da ayrıldığınız eşiniz, sevgiliniz tarafından sokak ortasında hunharca öldürülüyorsanız.

*Okullarda gerekli eğitim ve öğretim gençlere verilmiyorsa, gelecek vadeden çocuklar gençler göz ardı edilip, bu gençler çocuklar çetelerin kucağına itiyorsa, siz bir gün pazarda, ya da parkta yürürken bu çocuklar tarafından keyfi bıçaklanıyor ve öldürülüyorsanız,

*En güvendiğiniz doktorun, basit bir ihmali yüzünden sakat kalıyor, ya da ölüyorsanız,

*Tedavisi sırasında hastalığınızı iyileştirecek ilaca parasızlık yüzünden ulaşamıyor, o ilacı alamıyorsanız ve bu yüzden ölüyorsanız, bunlar kader değil, bunlar sıradan bir ölüm değil, bana göre resmen cinayettir. Bunlara seyirci kalıp, göz yumanlarda bu cinayetleri işleyen katillerin suç ortağıdır.

Farkında değil misiniz? Ne kadar çok ne kadar ucuz ölüyoruz?

Maalesef biz; yatağında uyurken ölen, amansız hastalığa yakalanıp ölenler gibi, yukarda belirttiğim bu ölüm şekillerini de sebeplerini de sıradanlaştırdık. Ah vah deyip geçer olduk.

Oysa hepsinin çaresi vardı, biz gereken özeni ihtimamı göstermediğimiz için oldu bu ölümler. Eğer tedbir almazsak, kendimize gelmezsek bu ölümler ne yazık ki devam edecek.

Sesimizin çıkması için, illa bizim veya sevdiklerimizin başına mı gelmeli?

Bir internet sitesinde okudum. “İş Cinayetlerine ve Çocuk İşçiliğine Karşı Mücadele… Ekim ayında 169, yılın ilk on ayında en az 1737 işçi hayatını kaybetti” yazıyordu.

Bu Ekim ayı bilançosu, kim bilir Kasım ayında kaç işçi tedbirsizlik yüzünden öldü? Ölmeye de devam edecek?

Mesela geçen gün Dilovası’nda parfüm fabrikasında çıkan yangında yanarak ölen 6 işçi, 1737 sayısının içinde yok. Ben bu yazıyı yazarken, siz şu an okurken, nerede, nasıl şekilde, kim bilir kaç kişi daha yaşamını yitirdi?

Yukarda bahsettiğim diğer sebepler, tedbirsizlik ve bilinçsizlikler yüzünden, kim bilir kaç can daha yok oldu? Göçüp gitti bu dünyadan.

Okunurken, ya da söylenirken 1737 sadece rakam değil mi? Kolay okunuyor, kolay söyleniyor. Sadece 1737…

Hayır, 1737 sadece rakamdan ibaret değil. 1737 yok edilen o kadar can, bir o kadar da o canların geride bıraktığı acılı insanlar, yok olan aileler, savrulup giden hayatlar. Geride kalan dinmek bilmeyen acılar.

Ölüm bu kadar kolay olmamalı… İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı…

En önemlisi de biz bu tarz ölümlere alışmamalıyız…

Gerekli tedbirleri almalı, alınması için mücadele etmeliyiz…

Bilinçlenmeliyiz…

Her ölümü kader deyip geçemeyiz…

Yoksa bir gün kader dediğimiz o ölüm şekliyle bizde, sevdiklerimizde yüz yüze gelebiliriz.

Ölüm elbette var… İnkâr etmek hadsizlik olur zaten…

Ama bir insanın nasıl yaşadığı gibi nasıl öldüğü de önemlidir.

“Ölümün bile hayırlısı…” der atalarımız.

Erdem KAYA / 12 11 2025

Yeni Odak

erdemkaya.gonulsesi@hotmail.com

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 16 Kasım 2025, 22:47

    Şehit deyip geçiştiriyorlar.Bu ülkede bu kaderci yaklaşım oldukça asıl sorunu hiç bir zaman anlayamayacaklar

    Cevapla
  2. 16 Kasım 2025, 22:45

    Çok güzel bir konuya değinmişsiniz hocam.Şehit deyip geçiştiriyorlar.Bu ülkede bu kaderci yaklaşım oldukça asıl sorunu hiç bir zaman anlayamayacaklar

    Cevapla
Giriş Yap

Yeni Odak Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!