Ateş üzerinde kaynayan kazan misali kaynayıp duruyor, güzel ülkem
An oluyor taşıyor, an oluyor taşırılıyor.
Durulmadı durulamadık.
Aslında ülkemiz genel bir kaynama içinde, gün geçmiyor ki sıkıntılı bir durumla karşılaşmayalım, ekonomik kriz bir tarafta, hayat kaygısı, yarınlarda ki belirsizlik, gençlerde ki, ümitsizlik, sağlık sektöründe ki belirsizlik, hastanelerde ki doktor sağlık elemanı eksikliği, hastaların hayati önem taşıyan ilaçlara ulaşamaması, Halkın evine ekmek götürmek için gösterdiği caba gibi gibi bir sürü şey sayabiliriz insanlar ekmeğinin, canının derdine düşmüşken, siyaset kazanı kaynasa ne olur kaynamasa ne olur?
Diğer taraftan birileri de ülkede herşeyi süt liman gibi göstermeye devam ediyor.
Türkiye’de herkes her istediğine ulaşabiliyor diyor, hatta TV de bir programda siyasilerimizden biri yapılan emekli memur ve işçi zammının fazlasıyla iyi olduğunu bugüne kadar Türkiye’de en iyi oran olduğunu savundu.
Yıllar öncesini örnek göstererek, bugünkü TL yi bu kadar yüksek oranı kim gördü dedi, oranı değil miktarı söyledi.
Sanırım bir akıl tutulması yaşıyoruz bunun başka bir izahı olamaz, yıllar önce çekilmiş bir tiyatro oyununa denk geldim orada yapılan skeçler bugünü öyle net anlatıyordu ki…
Skeçte bir siyasi program canlandırılıyordu.
Her şeyin iyi olduğunu savunan bir yönetim muhalefet kesimiyle tartışıyor, muhalefet sözcüsü ülke üzerinde ki sıkıntıları söylerken karşı taraf ülkenin neyi eksik diye soruyor ulaşmak isteyip de neyine ulaşamıyor sunuz?
Bir sürü şey sayılıyor, gerçektende ülkede herşey var, yok yok lakin muhalefet diyor ki para yok başkanım bunları alacak para yok
Karşı taraf aynen şöyle diyor…
Yok artık ülkede herşeyi bulunur hale getirmişiz, birde para mı verelim? Ayıp ayıp parayı da çalışın siz kazanın diyor…
İşte bu skeç nasıl bir akıl tutulması örneği ise bugün yapılan zamlar ve söylemler aynı akıl tutulması değilde nedir?
Para yok, çalışan hakkını alamıyor, yapılan zam oranının daha da üzerinde her şeye zam geliyor, para yok, kazandığın para geçimini sağlayamıyorsa para var demek, bana göre akıl tutulmasıdır.
Diğer konu yozlaşmış bir halk haline geldik yazmaya düşüncelerimizi tartışmaya korkar olduk her şey yasak kimseyi eleştiremiyor,, kimse ile ayrı noktalarda konuşamıyoruz.
Beyinlere bir kot atmak istenir gibi herkes her şeye iyi desin ülkede hiç sorun yok mesajı versin diye halkı cahil noktasına sokmaya çalışılan bir düzen isteniyor.
Dikkat ederseniz tv lerde ki dizilere yada programlara tamamen Türk insanının beynine gönderilmek istenilen kodlara göre hazırlanıyor.
Vücudunun en alt noktasını düşün, en üst noktada ki, beynini kullanma der gibi programlarla karşı karşıyayız.
Bunlar böyle ülkemizde yaşana dursun siyasetin kazanı kaynamaya devam ediyor, her siyasetçi ülkeyi düşünüyor ama bir enkazın içinde herkes kendini kurtarma derdinde, bunu ne kadar inkar etseler de bu bir gerçek Türkiye’nin bu kadar zor süreçler yaşamasının sebebi bana göre tüm siyasilerin yanlış izledikleri yolla alakalı diye düşünüyorum.
Ama artık bu ülkede bir şeyler değişmeli okuyan üreten insanlara sahip çıkılmalı siyasi yol izlenirken siyaseti sadece makam için değil ülkenin siyasi uzmanlarının gösterdiği yolla yürümesi gerekiyor.
Ülke ekonomisi sosyal konumu ve gelecekteki izlenmesi gereken misyonu göz önünde bulunarak seçime gidilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Siyaseti bir arena meydanı içinde yaşar olduk herkes herkesi kötülüyor, dışardan seyrettiğimiz zaman sanki herkes haksız herkes yanlış tartışmaktan gerçeklerden uzaklaştıklarını görmeyen bir avuç konuşan adam portresi görüyoruz konuşan ama üretmeyen çözüme uzak bir avuç adam…
Hadi o zaman siyasetin kazanının altına biraz daha odun atalım yoksa kalas mı, demeliydim? Bilemedim..
Bize boş kaynayan kazan değil, içinde aş olan, iş olan, gelecek güzel günlere inancımız olan, kaynayan bir kazan gerek gerisi teferruat.
